Maliyetine araç satışları başladı

Sanayi Üretim Endeksi
15 Eylül 2020
Koskoca 98 yıl
15 Eylül 2020

YÖNETMENİN KÖŞESİ

ŞİMDİ anlatacaklarımdan sonra “yok artık, öyle şey olur mu?” diye söyleneceğinizi şimdiden duyar gibiyim.

***

Ancak Cumhurbaşkanının imzasıyla yapılan gece yarısı zamlarıyla beraber otomotiv sektöründeki üreticilerinden fazla vergilerle kazanıldığı bir kez daha ayyuka çıktı. Ekonomik krizin yanına Mart ayından bu yana Covid-19 pandemi sürecinin eklenmesiyle beraber vatandaş zor günler geçiriyordu. Durmayan gider maliyetleri ve vergilerin üzerine aslında dünya standartlarının zaten üzerinde bulunan ÖTV’ye yeni hem de yüzde 220’yi bulan oranlarda bir zam geldi. Bu zamlardan sonra ortalama üretim maliyeti ve fabrikadan çıkışı 125 bin lira civarında olan bir aracın Türkiye’deki satış fiyatı ne yazık ki 500 bin lirayı aşıyor.

***

Hal böyle olunca ilerleyen günlerde otomotiv üretici markaları bu duruma el koyup, “fabrikadan halka satış başlatıyoruz” derlerse şaşırmak lazım…
Araç almak isteyenler outlet ya da fabrika satış mağazalarında olduğu gibi gidip fabrikasından istediği aracı alabilecek. Kim bilir, belki de bununla ilgili TV’lerde gazetelerde ve bilboardlarda reklamlar bile görebiliriz.

Açıkçası bu bir ironi ama olur mu olmaz mı, bunu bize zaman gösterir. Ama ortada bir gerçek var ki o da fiyatlar artık tolere sınırını aştı. Dünya olarak geçilen zor sürecin etkileri aynen devam ederken vatandaşımızın sırtına bindirilen bu yükten sonra ne olacak bekleyip göreceğiz.

Ülkemizdeki pandemi sürecinin Mart-Nisan aylarına dönüş sinyali vermesi ve ekonomik anlamda yaşadığımız resesyonun artık kendi eşiğini aşıp, kriz noktasına gelmesinde büyük etken olan döviz kurları bu hafta da kendi rekorlarını kırmaktan ne yazık ki geri kalmadı. Süreci sadece rakamlardan ibaret analiz etmek bizlere doğru reçeteyi vermeyecektir. Durumu tüm paydaşları ve detaylarıyla irdelemek ve incelemek gerekmektedir.

DEĞERSİZLEŞİYORUZ

Türk Lirası, tarihinin en değersiz seviyesine indi. Bunu tersine çevirmek için dünyadaki bol dolar ve likiditeden yararlanmamız lazım. Onun için de dış yatırım çekmemiz her zaman söylediğimiz gibi şart. Değersiz TL her zaman ihracat artışı için yeterli ve gerekli değil.

Ülkemizin jeopolitik konumunun önemini düşünecek olursak; topraklarımız verimli, nüfusumuz hala genç, iklimimiz 4 mevsim… İşte bu yüzden bu avantajları kullanıp zor zamanları sağlıkla atlatabileceğimize inanıyorum. Ancak süreç karşısında sakin olmak ve farklılıklarımızı bir kenara bırakıp, hep birlikte kafa kafaya vermeliyiz.
Çözüm olabileceğine inandığımız ve düşündüğüm birkaç noktayı paylaşmak isterim;
Öncelikle para politikalarımızı sadeleştirmemiz gerekiyor. Faiz kararlarında sadece haftalık reponun kullanılmasının doğru bir hareket olacağını düşünüyorum. Bu konuda uç fikirlerden ve açıklamalardan kaçınıp, ne “öldük bittik, ülke çok kötü” diyelim ne de “uçuyoruz, mükemmeliz, kıskandırıyoruz” diyelim. Günün sonunda başarı odaklı isek, doğru ve yanlış yaptıklarımızı objektif olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Bu değerlendirmede de yüzde 51 oranında risk sevmez pozisyonunda olalım. Ülkeye girecek her ekstra parayı (dış yatırım, alacağımız borç, yeni bulduğumuz ve bulacağımız enerji kaynaklarını) sıcak para olarak görmememiz gerekiyor. Nakit akışlarımızı kısa vadede düzeltecek yatırımlar olarak görmemek lazım. Parayı uzun vadeli ve sürdürebilir (üretim) yatırıma kaydırmamız gerekiyor.

AKLIMIZ FİKRİMİZ ÜRETİM OLMALI

Eğitimde sürekli yeni okul açmaktansa var olanlarının sayısını azaltıp, kalitelerini en yukarıya çekelim. Ülke olarak farklı mezhep, köken ve siyasi görüşler arasında kaybolup gitmeyelim. Enerjimizi üretime ve doğru adımlar için harcayalım.

VİRÜSE KARŞI DİKKATLİ OLMALIYIZ

Pandemi sürecinde ne yazık ki geriye doğru gittiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın hemen hemen her yerde maskeyle dolaşmasını doğru buluyor ve Türk halkı üzerinde büyük etkiye sahip olduğunu, maske kullanımında ciddi bir artışın olacağını düşünüyorum.
Unutmamak ve hatırlatmak gerekiyor, virüs Mart ayında ne kadar tehlikeliyse şu anda da o kadar tehlikeli, Mart ayından nasıl önlem alıp dikkat ediyor idiysek şu anda da dikkat etmeliyiz.

BİR MİLLETİN KURTULUŞUDUR 9 EYLÜL 1922

9 Eylül aslında sadece bir şehrin kurtuluşu değildir. İzmir’in Kurtuluşu, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet yaşayacağının teminatı olan gündür. O yüzden sadece İzmirlilerin değil, içinde gerçek vatan, millet sevgisi olan herkesin günüdür.
Bir kez daha bizi emperyalist güçlerin elinden, olmaz denilen, imkansız görülen her şeyi başararak kurtaran ve bizlere bu ülkeyi “vatan” yapan başta Başkomutanımız Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını saygıyla anıyoruz.