Finansal yönetimin önemi

Korona bütün dünyanın krizi
30 Haziran 2020
Tarım ekonominin lokomotifi
1 Temmuz 2020

YÖNETMENİN KÖŞESİ

ARTIK her yerde ve herkesin konuştuğu Covid-19 pandemi süreci ve bu sürecin yaratmış olduğu ekonomik krizin etkilerini duyuyoruz. Şimdi asıl soru şu “Ekonomik kriz ne zaman bitecek?” Ancak  krizin ne kadar devam edeceğini öngörmek ise daha zor. Bir kaç ay da olabilir daha uzun da. Bununla beraber yaklaşık 3 aydan fazladır tüm dünya ile birlikte yaşadığımız pandemi süreci eklenince işler içinden çıkılmaz bir hal aldı. Özellikle KOBİ işletmelerinin durma noktasına geldiğini, sabit giderlerinin, girdi maliyetlerinin çok üzerinde kaldığını biliyoruz.

İşte bu zorlu ve sıkıntılı süreçte doğru şirket yönetimi adına neleri yapmamız gerekiyor, gelin birlikte bakalım…

NAKİT AKIŞ YÖNETİMİ

Konunun önemini daha iyi vurgulamak için rahmetli Üzeyir Garih’den bir hikaye anlatarak başlamak istiyorum. Garih, girişimciliği top cambazlığına benzetir. Girişimcinin elinde de üç top var, bunlar: satışlar, kârlılık ve nakit akışı. Topların 2 tanesi lastikten diğeri ise kristal. Lastik topun birisi işletmenin satışlarını diğeri de işletme kârını temsil ediyor. Kristal top ise nakit akışını temsil ediyor. Üzeyir Bey, şirketlerin satış ve kârlılıklarının dönemsel olarak düşüş gösterebileceğini ya da zarar edebileceklerini, buna rağmen ayakta kalmaya devam edip toparlayabileceklerinin altını çizer. Oysa nakit akışını temsil eden top kristaldir ve düştüğünde kırılır. Oyun bitmiş olur. Tıpkı nakit sıkışıklığına giren bir şirketin borçlarını ödeyemeyip iflas etmesi gibi…

KARAR ALMAK

Kriz dönemleri fırsatlar barındırsa da uzun vadeli karar almak için uygun zamanlar değildir. Kriz dönemlerinde riskler çok daha fazladır ve ileriye yönelik projeksiyon yapmak çok daha zordur. Uzun vadeli kararlarınızı erteleyin. Mutlaka bir karar almanız gerekiyor ise sizi uzun vadede bağlayacak nitelikte olmamasına özen gösterin. Bununla beraber bu dönemde özellikle ihracat yapan şirketler için ekstra fırsatlar söz konusu olabilir. Bu tip şirketler özellikle uzun vadeli alım sözleşmeleri ile iş yapıyorlar veya hitap ettikleri dış pazarda güçlü bir pozisyona sahiplerse kararlarını daha uzun vadeli alabilirler.                                                                       

KUR RİSKİ YÖNETİMİ

Malum şu anda yaşadığımız kriz, döviz kurlarındaki yükselmenin bir sonucudur. Kur riski yönetiminin en temel prensibi doğal korunmadır. Gelirleriniz ile giderlerinizin aynı para birimi üzerinden olmasıdır. İhracat yapan bir şirketseniz ve döviz bazında borçlandıysanız kurların artmasından çok fazla etkilenmeyeceksiniz, hatta TL olan maliyetleriniz varsa döviz bazında değer kaybettiği için ekstra kar ediyorsunuz demektir. Eğer gelir ve giderlerinizin para birimleri aynı değil ise ‘forward’ gibi finansal enstrümanlar kullanıp kur riskini yönetmeniz gerekir.

PARANIN ZAMAN DEĞERİ

Yeni dönemde faizlerin artmasına paralel olarak fırsat maliyeti de artmış durumda. Faizlerin arttığı dönemlerde paranın zaman değeri hesabı yapmak daha büyük önem taşır. Bir malı standart olarak 3 ay vadeli satıyorsanız ve peşin satışta ne kadar iskonto verebileceğinizi hesaplamak istiyorsanız elinize peşin para geçtiği zaman getirisinin ne olacağı üzerinden hesap yapabilirsiniz.

MALİYETLERİ AZALTMAK

Kriz dönemlerinde ilk akla gelen hususlardan biri maliyetleri azaltmaktır ki tasarruf etmek anlamında maliyet düşürmek doğru bir yaklaşımdır. Bununla beraber satış, pazarlama, reklam, tanıtım faaliyetleri gibi işinizin artmasına direkt etki edebilecek kalemlerden kesmeye çalışırsanız dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilirsiniz. Maliyet optimizasyonu yaparken en başta değindiğimiz gibi soğukkanlı davranmamız ve neden sonuç ilişkisi çerçevesinde doğru kalemlerden tasarruf etmeye odaklanmamız gerekir. Özellikle eleman çıkarma konusunu aceleye getirmeyin. Çıkartacağınız kişi kadar geride kalacak olan şirket personeli üzerindeki olumsuz etkisini de hesaba katın.

PROJE FİNANSMANI

Kriz dönemleri uzun vadeli yatırım ve proje finansmanı yapmak için uygun değildir. Özellikle yurt içindeki talebe endeksli olan yatırım kararlarınızı krizin yaratmış olduğu belirsizlikler sona erene kadar ertelemenizde fayda olacaktır. İhracat ağırlıklı olan şirketler ise hitap ettikleri piyasalarda ve çalıştıkları şirketlerde kalıcı bir yer edindikleri kanaatindeyseler yatırım yapma kararlarını daha rahat alabilirler. Bu tip şirketler döviz bazında ucuzlayan TL maliyetlerinin getirdiği avantaj ile yurt dışında daha rekabetçi olabilirler.

***

Şirketlerin ayakta kalması demek ülke ekonomisinin nefes alması demektir. Var olan işletmelere devletin destek eli her zaman ulaşabilecekleri kadar yakında olmalıdır. Özellikle pandemi sürecinde hükümetimiz oluşan krizi aşabilmek adına birçok destek paketi oluşturup, sanayicinin, esnafın ve KOBİ’lerin yanında oldular.
Ülke ekonomisinin her zaman canlı ve aktif olması mevcut hükümetlerin başarısı yazıldığı gibi tam tersi bir durumda da başarısızlığı olarak kabul edilir.
Herkese çözümlü haftalar diliyorum.