Tarım ekonominin lokomotifi

Finansal yönetimin önemi
30 Haziran 2020
“Sahibinden”
1 Temmuz 2020

UZMAN’dan GÖRÜŞ

TÜRKİYE’de son 18 yılda uygulanan tarım politikalarına bakıldığında gerçek bir yapısal dönüşümün gerçekleştirilemediği görülüyor.

***

Küçük işletmeler gittikçe artan maliyetler nedeniyle zor durumda kalıyorlar. Koşullar her ne olursa olsun bunların ekonomi içerisinde bırakılması aslında sosyal bağları kuvvetlendirecek, ülke için toplumsal ve sosyal bir sigorta olacak.

Bugüne kadar toprakların sınıflandırılması, toplulaştırılması, üretici örgütlenmesinin tamamlanması, kooperatif çatısı altında ortak makine parkları oluşturulması, ucuz girdi temin edilmesi, kooperatiflerde ürün işleme ünitelerinin kurulması, gıda güvenliği ve yeterliliğinin sağlanması gerçekleştirilemedi.

Halbuki İkinci Dünya Savaşı gibi bir yıkımı yaşamamış olan Türkiye toprakları Avrupa’ya kıyasla daha az kirli. Bunun avantaja çevrilmesi gerekirken, tarımsal yatırımların reel olarak artmadığı hatta toplam içindeki payının yıl ve yıl azaldığı görülüyor. Sektör sadece krizlerde akla geliyor ve ilk iş olarak da ona müdahale ediliyor.

***

Duruma tarıma dayalı gıda sektörü açısından bakılacak olursa; gıda güvenliği önem kazanmasına rağmen, gıda sanayinin birçok dalında ölçek ekonomisi ve azalan firma sayısı gözlemleniyor. Ayrıca son yıllarda artan iflaslar, yangınlar ve kovid-19 salgımı nedeniyle kapanan lokanta, büfelere mal gönderen bazı küçük ve orta ölçekli gıda işletmeler sektörden çekildi.

Sanayide ürün farklılaştırma, ürün değiştirme maliyetleri yüksek. Dağıtım kanallarına giriş zor ve yeni ürün arzı sektöre girişte engel olarak öne çıkıyor. Bir de tabii ki hileli ürün sayısı pazara neredeyse hakim olmuş durumda.

***

AB ile karşılaştırıldığında; Türkiye’nin et ürünleri, nişasta, nişastalı ürünler ve hazır yemeklerde düşük, bitkisel ve hayvansal yağlar ile süt ürünlerinde çok düşük, İşlenmiş meyve-sebze ürünlerinin büyük bir kısmında ise yüksek rekabet gücümüz bulunuyor.

Tarım ve gıdadaki yapısal, teknolojik problemler kısa sürede halledilirse; gelişmekte olan ülkelerdeki gıda talebi, biyoyakıt üretimi için tarla ürünleri talebi ve dünya stok/kullanım oranlarındaki azalma nedeniyle Türkiye lider ülke olabilir. 

***

Kooperatif sayısı arttı…

Sonsöz olarak şunu söylemek istiyorum; Her şeye karşın yıllardır kooperatifçilik konusunda yapılan eğitim ve konuşmalar tomurcuk vermeye başladı. Kurulan tarımsal üretim, tarım ürünleri ticareti ve tüketim kooperatifi sayısı artmaya başladı. Ancak bunların bir kısmının gereksinimden değil de moda gibi görülerek kurulduğunu gözlemliyoruz. Herhangi bir model yok. Zaten başarı da yok.