TÜRKİYE’de
her zaman tartışılan konuların başında sanırım futbol ve futbolu yönetenler
geliyor.
Özellikle son zamanlara tartışmaları kararlar bir kenara “yok artık, daha
neler” dedirttirecek cinsten skandallara şahit olmaktayız.
Evet devlet desteğiyle beraber dünyanın en modern ve en yeni statlarını
yapıyoruz. Meşhur futbolcuları uçaklarla ülkemize indiriyoruz. Peki ya seyirciler?
Futbolun olmazsa olmazı… Fark etmiyor musunuz sporun temiz olduğuna, adaletli
yönetildiğini ve mücadelenin sadece sahada kazanıldığını düşünenler ne kadar az
kaldık…!
Düne kadar futbol duayenleri; Süper Ligimiz’den bahsederken, ‘Avrupa’nın en
değerli altıncı ligi’ filan açılımı yapar, sözlerine öyle start verirlerdi!
Neyse ki; sezon başında, yayıncı kuruluşla yaşanan o krizde; Süper Ligimiz’in
‘ne denli değerli bir lig’ olduğunu gördük! Yayıncısına “N’olur abi, bizi
bırakma” noktasına geldiğini de... Kulüplerimizin ve federasyonumuzun çabasının
yetmediği krizi, TFF Başkanımızın da itiraf ettiği gibi, Spor Bakanımız’ın
gayreti ile çözebildiğimizi de... Ve sonunda da; her geçen yıl aramıza katılan
yeni yeni ‘Holding’lerle, o ‘Süper Lig’imizin adeta ‘şirketler ligine’
döndüğünü de gördük! Düne kadar 2. ve 3. Lig puan cetvelinde rastladığımız ‘o manzara’nın
bugün futbolumuzun en değerli markası olan Süper Ligimiz’e yansıdığını da...
Çok değil; üç beş sezon öncesi sadece bir iki takımın şirket ismiyle birlikte
anıldığı Süper Ligimiz’de, bugün gelinen noktada, ne yazık ki 18 takımın tam
yarısının o şekle büründüğü günleri de gördük...
****
İstikbal Mobilya Kayseri-İttifak Holding Konya mücadelesiyle beIN Sport’umuzun adeta Bloomberg TV’ye döndüğünü de gördük... O Konyaspor’un önce ‘Kombassan’ ardından ‘Torku’ sonrasında Atiker ve şimdi de ‘İttifak Holding Konyaspor’ olması gibi... O Malatyaspor’un, Evkur Yeni Malatyaspor’a ardından, BTC Türk Yeni Malatyaspor’a dönüştürülmesi gibi... Medicana Sivasspor’dan Demir Grup Sivasspor’a gelindiği gibi... Medipol Hastanesi’nden, Medical Park’a... İstikbal Mobilya’dan Teleset’e... Yukatel’den Aytemiz’e... beINsport spikerlerini düşünmesem LC Wakiki’yi de Gençlerbirliği için ayarlayacağım! Bak... ‘Şampiyon Kokoreç’ de cuk oturur yani! Düşünsenize federasyonumuzun, takımlarımız için bir fuar düzenlediğini... Hayal edemiyorum o stantları! Hani Türk futbolunun marka değeri? Hani o kulüplerin markası? Şu her sezon forma değiştirir gibi kulüp ismi değiştirmek niye? Nerede TFF? Atlet değiştirir gibi tabela değiştirmek serbest mi? Var mı bunun bir benzeri, herhangi bir Avrupa Ligi’nde? İşte bizim futbolumuzun marka değeri... Derdimiz markalar değil, kulüplerimizin markası, futbolumuzun markasının korunması... Git İspanya’ya, Almanya’ya, Fransa’ya... Bastır çuvalla parayı, değiştirebiliyor musun bak bakalım, o tabelayı? Hele buradaki gibi 8 aylığına, 2 yıllığına, 3 yıllığına... Yok orada öyle yağma. Hiç düşündünüz mü; o UEFA, o Avrupa ülkeleri bu isim kirliliğine neden yasak getirdiler diye?