Tarımda geçen yıl

PowerGen Europe 2019 (2)
11 Ocak 2020
Dolar konuşmamak gerek
12 Ocak 2020

UZMAN’dan GÖRÜŞ

Tarımda geçen yıl


2019 yılını geride bıraktık. Yılın bu ilk yazısında bir tarım yazarı olarak geçen yılı değerlendirmek istedim.
Geçen yıl yine ülkenin önemli gündemini yapılan ithalatlar oluşturdu. Türkiye’ye en son Sudan’dan sarımsak bile gelmeye başlarken at-eşek eti ithalatı da konuşulur oldu. Türkiye bu anlamda tarım toprakları olmayan bir sanayi ülkesi sanki.
***
Çiftçilerin artan dövizle birlikte artan ancak döviz düştüğünde azalmayan girdilerle maliyetleri yükseldi. Bunun karşılığında ürün fiyatları ayni oranda artmadı. Dolayısıyla geçen yıl çiftçilerin maliyetlerle uğraşma yılı oldu ve daha da fakirleştiler.
Köylüler tarla-bahçe-ahır-ağıl ve seralardan yetiştirdiklerini ucuza sattılar da benim gibi tüketiciler pazar-manav-market ve kasaplardan ucuza aldılar. Yani köylüler daha da fakirleşirken alım güçleri düşen tüketiciler artan fiyatlar karşısında daha az tüketmeye başladılar.
Tarla-market arasında ürün fiyatları bazılarında dört kat artarken, hileli ürünler de ortalığı kaplamaya başladı. Geçenlerde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı ifşa listelerinde binlerce ürün ve yüzlerce firma hileli gıda ürettikleri için deşifre oldu.
***
Köylüler geçen yıl da taş-maden-linyit ocakları ile jeotermal enerji santralleri ve inşaatlarla uğraşmak durumunda kaldılar. Köylüler ve çevreciler bazen bunları engellerlerken, bazen de başarısız oldular. Uğraştıkları ana gündem maddesi mahkemelerden “ÇED gerekli” kararı aldırabilmek.
Kırsaldaki böyle yapılaşmalar ve fosil yakıt temelli santraller ülkede iklim değişikliğinin etkilerinin daha da artmasına neden oldu. Böyle yapılar marifetiyle tarım alanlarının ve ormanların daralması oksijen salınımı azaltırken, havaya verilen karbondioksit oranı arttırdı. Bu da sera gazı etkisi yaratarak iklim değişikliğine neden oldu. Ardından aşırı yağışlar, seller, dolu yağışları, kuraklık, bitki ve hayvan hastalıklarında artışlar meydana geldi.
Hastalıklar verimin azalmasına, hastalıklar nedeniyle fazla ilaç kullanımı da maliyetlerin artmasına neden olurken, gıda güvenliği de yavaş yavaş ortadan kalktı.
***
Bütün bu olumsuzlukların bertaraf edilme oranı ile ülkedeki kooperatifleşme oranı birbiriyle doğru orantılı. Kooperatifleşme hem maliyetlerin azaltılması, hem ürünlerin maliyetlerin üzerinde satılması, hem gıda güvenliğinin sağlanması hem de iklim değişikliği ile mücadele edilmesi anlamında çok kıymetli.
Kooperatifleşme konusunda kıpırdanmalar olmakla birlikte, Türkiye bu konuda bütüncül bir ivmeyi maalesef yakalayamadı.
Gıdaya hâkim olma süreçlerine bakıldığında, inşallah yanılırız ama pek yakalayacağa da benzemiyor.
2020’de sağlık, mutluluk ve esenlikler dilerim.