Bizim ‘ER KİŞİ’ler…

Dolar konuşmamak gerek
12 Ocak 2020
Yeni vergilerimiz hayırlı olsun
16 Ocak 2020

KöşeliYorum

Bizim ‘ER KİŞİ’ler…


KONUSU ‘kadın’ olan üç araştırma, üç utanç verici sonuç paylaşacağım sizlerle:

1-Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), 2019 yılının kadın cinayeti bilançosunu açıklamış.

‘Bilanço(!)’ diye tanımlanan gerçekler vahim…

2018 yılında 440 kadın öldürülmüş. Faillerin çoğu, o kadınların yakınları, yani aileden birileri!

2019 yılında 474 kadın…

Çeşitli araştırmalara göre; eğitimde, ekonomide, bilimde ‘gerileyen’ Türkiye; bu cinayetlerde bir önceki yıla göre ‘ilerleme’ kaydetmiş!

Cinayet sayısı 34 ‘kadın’ artmış!

2-2019 Kadın, Barış ve Güvenlik Endeksi araştırmasına göre; kadınlar için yaşam kalitesinin en yüksek olduğu ülke Norveç olmuş. (Hani şu ‘batık’ denilen İskandinav ülkelerinden olan Norveç…) 167 ülkeden gelen verilerin baz alındığı araştırmada; Türkiye listeye ancak 114’üncü sıradan girmiş!

3-Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporuna göre ise Türkiye, 153 ülke arasında 130’uncu olmuş!

***

Üç raporun Türkçe meali;

1-Evde, sokakta, şurada, burada, kahredici bir sıradanlıkla kadın katletmiş, bizim ‘er kişi’ler…

2-Kadınların yaşam kalitesini düşürmek, gün yüzü göstermemek adına her haltı işlemiş bizim ‘er kişi’ler…

3-Kadın cinsiyetini yok saymak ise ‘er kişi’liğin şanından sayılmış…

***

“Hani, nerede kaldı sizin Müslümanlığınız?” diye sormak lazım.

Cennet ne ara anaların ayaklarının altından kaydı da bizim haberimiz olmadı?

Ana, bacı, eş, teyze, halanız… Kız evladınız olmadı mı sizlerin?

Yumurtadan mı çıktınız?

Bu utanç verici gerçekleri, nasıl yorumlayalım?

İnsanlığın, inancın, yaratılışın hangi uygun yerine monte edelim?

POŞET

Paralı poşet uygulamasında 1 yılı geride bıraktık.

Rakamlar; uygulamada tek kaybedenin ‘vatandaş’ olduğunu gösteriyor.

25 kuruşluk poşete 370 milyon lira ödemişiz.

Satılan 1,5 milyar adet paralı poşetten; Çevre Bakanlığı 222 milyon, Maliye 56 milyon lira gelir elde etmiş.

Marketlerin kasasına da 92 milyon lira girmiş.

… ‘Çevre’ mi?

Şöyle bir ‘çevre’nize bakarsanız, cevabını siz de verebilirsiniz ama ben yine de yazayım;

Vatandaşın başına ‘poşet’ geçirenlerin asıl dayanağı olan ‘çevre’ konusunun kazanımı ile ilgili bir bilgiye rastlamadım!

En azından yukarıda paylaştığım verilerin içinde yoktu…

İHTİYAÇTAN

Son dönemde kredi faizlerindeki hızlı düşüş; ticari kredilerden çok bireysel borçların yeniden finansmanına yaramış ve kolaylık sağlamış.

Kullanılan kredilerdeki artışın ‘aslan payı’ (yüzde 38,4’ü) bireysel ihtiyaç ve yeniden yapılandırma kaynaklı…

Yani?

Yanisi şu; ‘ticari’ alanı hareketlendirmek için yapılan atraksiyonlar, amacına ulaşmış görünmüyor.

Ticaret erbabı, ucuz da olsa borç parayla ticarete sıcak bakmıyor.

KOMİSYON

Merkez Bankası, bankalardan aldığı döviz zorunlu karşılıklarına artık komisyon da kesecekmiş.

Bilindiği gibi MB, bunlara nema da ödemiyordu.

Dolarizasyonu önlemek için atılan bu adımla TL'ye dönüş teşvik edilmek isteniyor (!)

Ancak konunun uzmanları bu uygulamanın, tam aksine ‘yastık altı’nı besleyeceği görüşünü dillendiriyor.

Diyorlar ki; “Bu tip uygulamalarla döviz tutma eğiliminin önüne geçilemez. Aksine finansal sistemden yastık altına geçişi artırır. Sonuçta yatırımcı faiz gelirini değil, dövizin değer kazanması ihtimalini değerlendirerek parasını dövize yatırıyor.”

El hak doğru…

Dövizini bankaların kullanımına aç, nema alma, üstüne bir de komisyon ver.

Yok öyle yağma…

Dövizim yok ama olsa benim de istikametim ‘yastık altı’ olurdu.

Hiç değilse geceleri başımı; altı Dolar dolu yastığıma koyar, mışıl mışıl, fütursuzca uyurdum.

Bir de yemyeşil, harika düşler görürdüm.