PowerGen Europe 2019 (1)

Yeni Akım “e-….” (1)
8 Ocak 2020
Galeta unundaki risklere dikkat!
8 Ocak 2020

PowerGen Europe 2019 (1)


POWERGEN sergi ve konferansına ilk defa 1996 yılında katıldım. O yıl Madrid'te yapılmıştı. Türk ABD ortak girişim Jv şirketinden 10'a yakın çalışan gelmişti. Amerikan ortak şirketin parasal desteği ile gitmiştik. Projelerine sponsor olduğumuz akademisyenler de gelmişti. Jv şirket kataloglarını kitaplarını manüellerini dağıtmıştık. Sonraki yıl 1997'de Milano'ya gittik. 1999'da Şirket kapandı, ben bağımsız tek başıma başka işler yapmaya başladım. Daha sonraki yıllar kendi cebimden seyahat masraflarımı harcayarak katıldım.

***

Köln, Barselona, Amsterdam, Viyana, tekrar Milano… Bu yıl ilk defa Paris, Fransa... Bizim enerji piyasasında çalışanlar oraya gelir. Ayaküstü gezerken, yürürken çok kişiyle karşılaşırsınız, açık bilgi veya saklı gizli birçok şey duyarsınız.

İsimler yer değiştirir, isimler iş değiştirir, terfi eder, orada öğrenirsiniz, karşılaşır tebrik edersiniz. Yeni teknolojiler gelişir, yeni uygulamalar gelir, yeni tecrübeler paylaşılır.

Eskiden iphone, ipad yoktu. İnternet için ayrı bölümler vardı, oraya gider emaillerimize bakardık. Eskilerden bir yıl email bakmaya gittim, akıl defterim yanımda, işim bitti, bir an için kalktım dışarı çıktım, sonra akıl defterimi kaybettiğim aklıma geldi, geri döndüm bulamadım. İçinde o yıl yaptığım yapmam gereken benimle ilgili birçok şey vardı. Arandım tarandım defterimi bulamadım. Sorduğum her bir kişi bana boş boş bakıyordu. Freelance çalışan bir danışman mühendisin akıl defteri kimin ne işine yarayabilir? 

Banka hesap numaralarım, şifrelerim zaten hiçbir zaman orada olmadı.

Yeniden bir akıl defteri edindim, bilgileri toplantıları, notları tekrar doldurdum.

Hala akıl defteri kullanıyorum, hep aynı model, en basit formatta olanı, haftalık detayda, ama defter artık çantamın en dip yerinde bulunuyor. Fazla ortada durmuyor.

***

Paris kentine ilk gelişim 1971 yılı yaz ayında oldu. Üniversitem ODTÜ'de boykot vardı. Üçüncü sınıfta idim. Yaz stajı yapmam gerekiyordu. Rektörlük uzun bir ara ilan etmişti. ODTÜ'den aldığım "öğrencimizdir" belgesi ile yüzde 50 indirimli THY Paris gidiş dönüş bileti aldı. O sıralar THY en fazla Paris'e kadar uçabiliyordu, Londra uçuşu yoktu. Roma üstünden Paris Orly Havalimanı’na indim. Vize gereği yoktu. Elimde basit bir el çantası ile otobüs kullanarak şehir merkezine vardım. Şehir merkezinde yürüyerek "gare de Nord" kuzey tren istasyonuna ulaştım, Londra için tren bileti aldım. Tüm gece tren yolculuğu yaptım, gece yarısı Calais Dover arasını ferryboat ile geçtim, sonra İngiliz trenine aktarma yaparak Londra'ya ulaştım. Cebimdeki para staj yapacağım fabrika şehri Wolverhampton kentine ulaşmaya ancak yetti. En son paramı bir haftalık ywca yurdunda gecelemeye verdim. Dönüşte stajyer paramla uçak bileti aldım. Bir büyük kentte 2-3 havalimanı olabileceğini bilmiyordum. Uçak beni Paris kentinin öbür ucundaki LeBoujet Havalimanı’na bıraktı. LeBoujet Orly arasını çevre yolundan giden otobüsle geçtim. Orly THY uçağına çok zor yetiştim. 

***

O günden bugüne bir daha Paris kentini görmek nasip olmadı. Neyse bu yıl ilk defa Powergen Europe konferansı geçtiğimiz 12-13 Kasım günleri  Paris'te düzenlendi. 

İstanbul Sabiha Gökçen’den uçağa bindik, 3 saat uçuştan sonra Paris Orly Havalimanı’na indik. Kabin bagajımız yanımızda olduğu için bagaj beklemedik. Pasaport polisi fazla bekletmeden, soru sormadan pasaportlara giriş damgasını bastı. Çıkışta OrlyDirect otobüsüne bindik, kişi başına 12€ verdik. Yarım saat içinde geniş yollardan şehir merkezinde "gare de Montparnasse" tren istasyonuna geldik. M12 metro hattına kadar yeraltı tünellerinde uzun yürüdük. Makineden tren bileti almak için uğraştık. Makine bilet vermedi, 2x1,90€ bilet kaldı. Başka makineye geçtik. Önceki makineye gelen Fransız, makinenin dilinden anlıyordu, onun bileti sıkışınca makineye sert bir yumruk attı. Makina bizim biletler dâhil  hepsini verdi. Adam biletleri kaptı kayboldu. Neyse bileti aldık M12 metro trenine bindik. Yolda elektrikler kesildi, makinistin özür dileyen sesi hoparlörden duyuldu, kısa süre sonra elektrikler geldi, yola devam ettik, biraz sonra elektrikler tekrar kesildi. Gelişmiş ülke Fransa’da, Paris kentinde metroda elektrikler kesilir mi? Başka yerde olmaz, bizde bile olmaz, ama burada Paris'te  oluyormuş. Neyse metro son durakta indik. Yürüyerek otelimize vardık, kayıt yaptık, mütevazı odamıza çıktık. Paris'te hayat pahalı, oteller çok pahalı. Ufacık bir oda, banyo, tuvalet… Sabah çok basit sunumu olan kahvaltı... Her şey tüm servisler imkânlar minimumda tutulmuş.

(Sürecek.)