“RAND Raporu” ne anlatıyor (2)

Nasıl bir gıda?
7 Mart 2020
Dönüşüme hazır mısınız?
7 Mart 2020

ZATEN başlıklarda yer alan anahtar ifadeler raporun odağına dikkat çekmektedir. “Türkiye Dönüm Noktasında”, “Türkiye'nin İran ve Irak ile İlişkileri: Kalıcı Rakipler mi, Yeni Bir Modus Vivendi mi?”, “Türkiye ve Arap Dünyası: Karma Görüşler ve Farklı İlgi Alanları”, “Dikkatli Ortaklar: İsrail-Türkiye İlişkilerinin Geleceği”, “Rus-Türk İkili İlişkisi: Huzursuz Bir Ortaklıkta Farklılıkları Yönetmek”, “Türkiye'nin Kafkasya ve Orta Asya ile İlişkileri: Gerçekleşmemiş Hırslar”,” Türkiye'nin Avrupa, Avrupa Birliği ve NATO ile İlişkileri: Bir Çekim Noktasına Ulaşma” gibi sekiz bölüm başlığı bile bir mesaj içermektedir.

***

Elbette burada ABD çıkarları için risk olarak görülen konu, mevcut siyasi iktidardır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın otoriter, karizmatik kişiliği ve etki alanı açısından önemine dikkat çekilmektedir. Farklı bir lider ile çalışmanın zorlukları ve aynı ölçüde etkili olmaması halinde yaşanacak riskler de burada anlatılmaktadır. Bu yüzden, Erdoğan otoriter bir lider ancak, onun gibi birini bulamadığın takdirde onunla çalışmanın bir yolu bulunmalıdır mesajı verilmektedir.

Özellikle Hulusi Akar ismi “anahtar kişi” olarak verilerek, hem hedef gösterilmekte hem de mevcut iktidarın gücünün sivil asker dengesini kurmasından geçtiği belirtilmektedir. Dolayısıyla ister istemez çalışmak zorunda olunan iki kişinin ismi, bu şekilde raporda yer almaktadır. 

Eğer ordu içinde bir rahatsızlık ile hareketlenme olacaksa, “Akar ve uygulamalarından rahatsız” olan kitle tarafından bir operasyonun etkili olacağına dikkat çekilmektedir. Üstelik raporda, 161 defa “darbe” kelimesinin geçmesi bile ilginç. Sanki bilinçaltına müdahale gibi…

Rapor, FETÖ sonrası nasıl bir TSK sorusuna cevap aramaktadır. SADAT ekibinin pan-İslamist tutum ve inançlarından endişe duymaktadır. NATO’dan ayrılan bir Türkiye’nin İslamcı bir profil çizmesindense; Avrasyacılarla birlikte hareket etmesini daha makul görmektedir.

ÇIKARIMLAR

RAND Raporu, Türkiye için dört senaryo üretmektedir:

1-Türkiye, ABD için zorlayıcı bir müttefik olarak kalabilir.

2-İktidar değişir: Asker veya muhalefet iktidara gelebilir.

3-İktidar bu şekliyle devam ederse, NATO ve AB ile işbirliği devam eder.

4-Türkiye NATO’dan çıkabilir.

***

ABD’ye bu doğrultuda yapılan öneriler:

1-“Demokratik muhalefetin yükseltilmesine” katkı sağlanması ve Cumhur ittifakının karşısında bir blok oluşturularak HDP’nin de dahil edildiği “büyük koalisyon” marifetiyle mevcut iktidardan kurtulunması,

2-Muhalefet sivrilir ve iktidarı ele alırsa “Başkanlık sisteminden” dönülür. Bu durum komşularla ilişkileri iyileştirir ve Kürt açılımının önünü açar;

3-“Askerin görevi ele alması” ile Ortadoğu politikasında YPG/PKK işbirlikleri olan yeni bir yönetimin iktidara hazırlanmasına sebep olur;

4-“Milli Savunma Üniversitesi müfredatı” kontrolden çıkmıştır, derhal bu konuya Pentagon nüfuz etmelidir. Nihayetinde, ABD’de, ABD yanlısı askerler yetiştirilmesinin önemine dikkat çekilmektedir.

***

Mevcut İktidarın devamı halinde;

1-Her seferinde görüşülmek zorunda kalınan, rezervleri olan bir yönetimle çalışmak zorunluluğu doğar.

2-Avrasya bölgesinde başka ortaklarla işbirliğine gitmesi ABD’yi frenler ve dengeler;

3-MHP gibi ortaklar, otoriter bir başkanlığın sürmesine sebep olur.

4-Dışişlerinde MHP ve ulusalcılar, FETÖ’den boşalan alanlara yerleştikleri için yeni muhataplar anlamına gelir, dikkat edilmelidir.

5-Türkiye Avrasyacı olursa, Karadeniz ve Doğu Avrupa’ya ABD giremezse bu bölgelerden ABD silinir.