Süt sektörü ne durumda?

Çevre ve enerji yatırımları (2)
15 Şubat 2020
Mobbing ve işyeri verimliliği
15 Şubat 2020

UZMAN’dan GÖRÜŞ

SEKTÖRÜN ne durumda olduğunu anlamak için gelişmiş ülkelerinki ile karşılaştırmakta fayda bulunuyor.

Bir kere sektörde yoğun bir kayıt dışılık hakim. Modern teknoloji ile üretim yapan ve her aşamasında denetlenen kayıtlı sanayinin en büyük rakibi sağlık koşulları bilinmeyen ve denetlenemeyen merdiven altı üretim. Kayıtlı ve güvenilir firmalar ile kayıt dışı üretim yapan firmaların aynı pazarda yer almaları haksız rekabeti de beraberinde getiriyor. Halbuki Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ve diğer gelişmiş ülkelerde her aşamasında süt sektörü kayıt altına alınmış.

***

Süt üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar birçok aşamadan geçiyor. Farklı pazarlama kanallarına bağlı olarak da çeşitli marjlar oluşuyor. Türkiye’de mevcut süt pazarlama yapısında ortaya çıkan marjdan aracıların önemli bir pay alması, üreticinin ürününü gerçek değerinde satamamasına, tüketicinin de yüksek fiyattan süt ve süt ürünleri tüketmesine neden oluyor. AB ülkelerinde çiğ süt fiyatı ile örneğim pastörize süt fiyatı arasındaki fiyat farkı yaklaşık 1,5 misli iken bu değer Türkiye’de bugün için 2,5 misli. 

Gerek gıda güvenliği gerekse yüksek üretim maliyetleri sebebiyle ihracat olanakları oldukça kısıtlıdır. Bu bağlamda AB, süt ürünleri ithalatında Türkiye’ye kısıtlama getiriyor.

Nakit akışı ve finansman konularında sıkıntılar yaşanıyor. Halen sanayiciler çoğunlukla marketler aracılığı ile mallarını tüketiciye ulaştırıyorlar. Bu durum firmaların mallarını hipermarketlere pazarlamasında ve mal bedellerinin tahsilatında belirsizlikler yaratmakla beraber vadelerin uzaması da nihai maliyetleri olumsuz yönde etkiliyor. Süt sektöründe sanayici satın aldığı sütün bedelini 15-30 günlük aralarla üreticiye öderken marketlere sattığı nihai ürünün bedelini ancak 3-6 aylık vadelerle geri alabiliyor. Gelişmiş ülkelerde hipermarketler konusu çözüme ulaştırılmış. Yine birçok kooperatif ve çiftlik kendi markalarını yaratarak pazarda önemli paylara sahipler.

***

Süt işleyen fabrikalar modern alet ve ekipmanlar açısından AB ve gelişmiş ülkelerdeki teknolojilerden geri değil. Ancak içme sütü, peynir, süttozu, koyulaştırılmış süt ve tereyağı tüketimi oldukça düşük ve bu durum süt fabrikalarının üretimini etkiliyor.

Piyasada çok fazla sayı ve miktarlarda taklit ve tağşiş süt ürünleri bulunuyor. Bu ürünlerin, doğru üretilenlerle birlikte ayni pazarı/rafları paylaşmaları beraberinde haksız rekabeti de getiriyor. Satılan hileli süt ürünleri ayni zamanda insanların sağlığını da tehdit ediyor. Devletin hileli süt ürünü üretenlere karşı daha caydırıcı cezalar getirmesi gerekiyor. AB’de ise cezalar caydırıcı.

Süt ve ürünleri konusunda özellikle sosyal medyada oldukça fazla miktarlarda bilgi kirliliği bulunuyor. Uzman olmayan birçok kişi gerek televizyon gerekse yazılı medyada bu konularda konuşmakta/yazıyorlar. Bu konu bütün ülkelerde sorun olmakla birlikte etiket okuma alışkanlığının olmaması ve nüfusun önemli bir bölümümün yoksulluk sınırı altında yaşaması nedeniyle Türkiye’de oldukça yüksek.

***

Süt sektörü mümkün olduğunca hızlı bir şekilde enerji gereksinimlerini yenilenebilir kaynaklardan sağlamalı. AB ülkelerinde yenilenebilir enerjiye geçilmesi bir birlik politikası.

Ne diyelim daha…