Tarımda ithalat!!!

Onun arabası var
3 Mart 2020
“RAND Raporu” ne anlatıyor (1)
3 Mart 2020

UZMAN’dan GÖRÜŞ

TÜRKİYE 1980 yılına kadar gıdada kendine yeten dünyanın 7 ülkesinden birisiydi. “24 Ocak 1980 ekonomik istikrar kararları” ve ardından bu kararları uygulamak için yapılan “12 Eylül askeri darbesi” ile tarımda dışa bağımlılık start aldı.

***

Devamla önce Çiller tarafından uygulanan “5 Nisan 1994 istikrar kararları” ve gelen “Gümrük Birliği Anlaşması” önemli kırılmalarına neden oldu.

Bunların sonucunda daha önce yediği her ürünü üreten, hatta ihraç eden Türkiye’den bugün hemen hemen her ürünü ithal eden Türkiye’ye gelindi.

Bugün bakıldığında bu politikaların ne kadar yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye gereksinim duyduğu tarım ürünlerini kendi yetiştirmiş olsaydı dışarıya döviz ödemeyecekti.

2019 yılında 2018’e göre bazı ürünlerin ithalatındaki artış kuru soğanda yüzde 2.179, zeytinyağında yüzde 477, patateste de yüzde 271 olmuş. Pirinç, soya fasulyesi, kuru fasulye ve et ithalatında azalmalar görüldü. Soya fasulyesinde yerli üretim yok denecek kadar azken 2019 yılı ithalatı 2.637 milyon ton olarak gerçekleşti.

Et ithalatındaki düşüş daha önce plansız bir şekilde yapılan aşırı ithalat nedeniyle gerçekleşti. İhracat da buğday, ayçiçeği, mısır, pamuk gibi ürünler de öne çıkıyor. Bunların dışında badem, ceviz ithalatları da artmış.

***

Türkiye’nin dışa bağımlılıktan kurtulamadığı önemli ürünlerden birisi yem hammaddeleri. Hayvanların yediği yem hammaddelerinin çoğu dışarıdan geliyor. Yani hayvanımızın yiyeceği de insanımızınki gibi dışarıdan karşılanıyor. Özellikle tavuk yemlerinde kullanılan soyada tamamen dışa bağımlılık söz konusu.

Bakıldığında fındık, incir, kayısı gibi birkaç ürün dışında diğer ürünlerde Türkiye net ithalatçı. Öyle ki buğday ithalatında dünya birincisi bile olunmuş.

Son 18 yılda 27 milyar dolar dış ticaret açığı veren tarım ticareti böyle giderse fark daha da açılacak.

Birkaç yıl öncesine kadar döviz kuru düşükken bu paralar zorda olsa ödenebiliyordu ama bugün kur her geçen gün artıyor. Bu da tarımda maliyetlerin yükseleceğini ve üreticinin zor durumda kalacağını gösteriyor.

***

Halbuki yeterince tarım alanına sahip olan Türkiye’de, köylülerin kooperatif/birlikler şeklinde örgütlenmesi, üretimin planlanması ve teknoloji kullanımı ile gereksinim duyulan bütün tarım ürünleri üretilebilir.

O zaman ne duruyoruz ki…